Son zamanlarda hep yeni çıkan kitapları okuyup blog sayfamda da yorumlarımı bu kitaplar üzerine yapıyor olmam, Türk Edebiyatı' nda klasik olmuş eserleri okumadığım anlamına gelmez. Çokkk uzun süredir okumayı sabırsızlıkla beklediğim ve keşke çok daha önce okusaymışım dediğim, Sabahattin Ali / Kürk Mantolu Madonna konuğum bugün sayfamda.
İlk baskısı 1943 senesinde Remzi Kitapevi tarafından yapılan eser, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları' nca 1998' de tekrar basılmış. Bendeki 91. baskısı olan kitap roman türünde, 2018 / Nisan basımlı ve 164 sayfa. Sabahattin Ali kitabı askerlik döneminde yazmış. Kitap ilk olarak 1940 yılında Hakikat gazetesi tarafından '' Büyük Hikaye '' başlığı altında 48 bölüm olarak yayımlanmış, 1943 yılında da kitap haline getirilmiş.
Kitap bir bütün olmasına rağmen 2 bölümde ele alınabilir. İlk 46 sayfayı oluşturan bölümde anlatıcımızın ( ki kitapta ismi geçmiyor ) kitabın kahramanlarından biri olan Raif Efendiyle tanışıp onu tahlil etmeye çalışması, ikinci bölümde ise anlatıcının Raif Efendi' ye ait siyah kaplı defterde, Raif Efendi ve kitabın diğer kahramanlarından olan Maria Puder' e dair anıları aksettirmesi anlatılmış.
Kitabın konusuna değinmek gerekirse;
Anlatıcı, eski bir arkadaşı vasıtasıyla bulduğu işinde çevresince horlanan, sıkıcı bulunan çevirmen Raif Efendi ile oda arkadaşı olur. Zamanla kendisi de oda arkadaşının bir ruhu olmadığına kanaat getirir. Ta ki Raif Efendi' nin hastalanmasına kadar. Hastalığı artan Raif Efendi' nin çekmecesindekileri kendisine götürmesi sırasında ilgisini çeken siyah kaplı defter sayesinde aslında iş arkadaşının hiç de göründüğü gibi bir insan olmadığını öğrenir.
Deftere yazılanlar, 10 yıl öncesi bir tarih atılarak başlamaktadır. Mütareke yıllarında henüz 24 yaşında olan Raif' i, babası iş öğrenmesi için Almanya' ya gönderir. Raif günlerini dil öğrenerek, şehri, müzeleri dolaşarak geçirirken yeni açılan bir resim sergisinde gördüğü Kürk Mantolu kadın portresi onu allak bullak eder. Portre, Andrea Del Sarto' nun resmettiği " Madonna delle Arpie " deki Meryem Ana ( Madonna * ma donna '' leydi '' anlamına gelir ve Hz. Meryem' in sıfatlarından biridir.) tasvirine benzetilmekte ve onun için de hayalindeki tüm kadınların karışımını ifade etmektedir. Kürk Mantolu Madonna portresine ve ressamına duyduğu karşı konulamaz tutku sonucu, yolu tablonun ressamı olan Maria Puder ile kesişir. O günden sonra 4-5 ay sürecek, adı bir türlü konulamayan bu beraberliğin hazin sonunda Raif artık o eski Raif değildir..
Kitapta altını bolca çizdiğim alıntılardan birkaçını da yazayım hemen;
* Onun yaşadığı yerde yaşamak, onun gibi yaşamak demek değildi..
* Belki yazacaklarım yaşadığım kadar acı olmaz ve ben biraz ferahlarım..
* Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar, bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim..
* Bu kadının resmini gördüğüm andan beri geçen birkaç hafta içinde, ömrümün bütün senelerinden daha çok yaşadığımı hissediyordum..
* Bizim mantığımızla hayatın mantığı asla birbirine uymuyordu..
* İnsanlar birbirinin maddi yardımlarına ve paralarına değil, sevgilerine ve alakalarına muhtaçtılar.
Ahhh Raif..Ahh Maria siz ne yaptınız bana? Son zamanlarda okuduğum kitaplarda beni bu kadar etkileyeni olmamıştı sanırım. Hele o hazin ve bir o kadar acıklı sonu okuyunca içim cız etti. Raif Efendi' nin bu ezik hallerine anlam veremezken, Raif' in yaşadığı o tutkuya hayran oldum. Kendince sebepleri olsa da Maria' ya birazcık kızdım, keşke en başta o da bu tutkuya inanabilseydi. Kitap Türk Edebiyatı seçme eserlerden olunca '' dili ağırdır, okuması, anlaması zordur '' diye bir ön yargıya varmıştım ama çok yanılmışım. Sürükleyiciliği, akıcılığı, anlaşılır dili ile sayfalar bir bir akıp gitti. İçinizi titretecek, sizi de en az benim kadar tesiri altına alacak bu muhteşem romanı okumadıysanız bir an evvel, vakit kaybetmeden okuyun, okuduysanız bir kere daha okuyun derim ben..
yeşimlehertelden