90'lar Çocukları
Ne güzel çocuktuk biz. O zamanlarda her yer böyle beton yığını değildi. Çocuk parkları yok denecek kadar azdı ama oynayacak çok alan vardı. Sokaklardan araba tek tük geçerdi. İnsanlar güvenilirdi. Sepetler, koliler dolusu oyuncağımız yoktu, bir plastik bebek, bir plastik araba en değerlilerimizdi. Şanslı olanımızın üç teker bisikleti vardı. Evimize tüplü televizyon, merdaneli çamaşır makinesi ve kablolu ahizeli ev telefonu haricinde teknolojik aletler henüz girmemişti. Çok uzaktaki arkadaşlarımıza, akrabalarımıza mektup yazardık, kart gönderirdik, söylememiz gereken önemli bir şey olursa ev telefonunu kısa bir süre kullanırdık ya da jetonlu ankesörlü telefon arardık. Arkadaşlarımızla daha önceden sözleşir, sözleştiğimiz saatte bir arada olurduk.
Bahçede, çayırda, çimende, toprakta, üstümüz başımız toz toprak içinde yağ satarım, kutu kutu pense, mendil kapmaca, saklambaç, 5 taş, 9 taş, yakar top, istop, sek sek, ip atlama, birdir bir, körebe, misket, yerden yüksek, evde, amiral battı, kutu tren, isim şehir oynar, sandalyelerin üstüne örtü atıp ev yapardık. Televizyon aile büyüklerimizin haber izlemeleri ya da TRT'nin yurttan sesler şarkıları için açılırdı, biz çocuklar ise gündüz TRT'de eğer varsa bir çizgi film, akşamları yatmadan önce Adile Naşit teyzemizi, Barış Manço abimizi izlerdik. Biz büyüdük, çağımız, zamanımız, devrimiz değişti, bizim yerimizde çocuklarımız var şimdi.
Teknoloji Çocukları
Her yer beton yığını, yeşil alan yok denecek kadar az. Çocuklarımızın oynayabileceği sokaklarda arabalardan başka birşey yok. Her mahallede bir çocuk parkı var neredeyse ama gönül rahatlığıyla gönderemiyoruz bile çünkü insanlar güvenilmez. Bizim oynadığımız çoğu oyunun nasıl oynandığını bırak, adlarını bile bilmiyorlar şimdi. Evlerde kutu kutu oyuncaklar, arabalar, bebekler, yap bozlar, legolar vs. ama yetmiyor onlara. Her dışarı çıktığımızda bir yenisini daha ekliyoruz üstüne. Ne yapsak olmuyor, çocuklar yetinmiyor.
İşte bu devrede teknoloji can kurtaran görevi görüyor. Çocuklarımızı çok küçük yaşlarda teknolojiyle tanıştırıyoruz. Kendimize daha çok boş alan yaratmak için, mızmızlık, huysuzluk yapmasınlar diye televizyon karşısında saatlerce çizgi film seyrettirerek, TV'deki dizimizi ya da maçı izlemek için oyalansınlar, ses çıkarmasınlar diye ya da evimize gelen misafir çocuklarına bizim çocuklarımızın ne kadar zeki, akıllı olduklarını gösterebilelim diye ellerine telefonlarımızı, tabletlerimizi, bilgisayarlarımızı vererek, onları da gerçek hayattan sanal yaşama taşıyoruz. Ve bununla da gurur duyuyoruz, cep telefonu, tablet, bilgisayar kullanmayı biliyorlar diye. Ama maalesef yanılıyoruz ve yanlış yapıyoruz.
Teknoloji hayatımızı kolaylaştırırken bir yandan da sağlığımızı tehdit ediyor. Kullandığımız elektronik aletler elektromanyetik alan yaratıyor. Özellikle bilgisayar ve cep telefonları. Teknolojik cihazlar çocukları yetişkinlere göre 10 kat fazla olumsuz etkiliyor. Çünkü onların gelişmekte olan hücreleri ve dokuları bu mikrodalgaları 10 kat daha fazla içine çekiyor. Bizler belki 10-15 senedir bu etkilere maruz kalıyoruz ama bu cihazlarla büyüyen çocuklar, şu an ortaya çıkan sağlık problemlerini, ileride büyüdüklerinde daha sık yaşayacaklar, hem de artarak.
Teknolojik Cihazların Çocuklar Üstündeki Olumsuz Etkileri
Teknolojik cihazlar çocukların gelişimlerini fiziksel, beyinsel ve psikolojik olarak olumsuz etkiliyor. Uzun süreli televizyon izleyerek büyüyen çocuklarda gelişim geriliği, konuşma problemleri ortaya çıkıyor, sosyal becerileri olumsuz etkileniyor, fiziksel olarak ta kilo alımı ve obezite riskleri artıyor. Cep telefonlarını uzun süre konuşmak ya da oyun oynamak için kullandığımız da nasıl bir karıncalanma, ısınma hissediyorsak, ''amannn ne olacak bir oyun oynayacak, çizgi film izleyecek alt tarafı'' diye ellerine tutuşturulan cep telefonu-tabletlerin onlara vereceği zararı siz düşünün artık. Dünya Sağlık Örgütü cep telefonunun kanser ve beyin tümörüne neden olduğunu 2007 yılındaki raporunda açıklamış. Yapılan araştırmalar 12 yaşından küçük çocukların cep telefonunu kesinlikle kullanmaması gerektiğini, 13-20 yaşındaki çocukların ise sadece acil durumlarda kullanabileceklerini ortaya çıkarmış.
Peki ne yapabiliriz?
Teknolojiyle çok içli dışlı olmamaları için basit bir kaç önlem ve tedbir almalı, kurallar koymalıyız.
- 12 yaş altında çocuklarınıza kesinlikle cep telefonu vermeyin.
- 13 yaşından büyük çocuklarınıza da sadece acil durumda kısıtlı şekilde cep telefonu kullanmasına izin verebilirsiniz.
- Mecbur kalmadıkça ödevleri dışında çocuklarınızın bilgisayar,tablet kullanmasına izin vermeyin.
- İllaki verecekseniz kontrolünüz altında olmasına özen gösterin.
- TV' de çizgi film izlemesini belirli ve süreli saatlerde sağlayabilirsiniz.
Bizim de evimizde bir süre önce buna benzer bir durum yaşanmıştı. Egemen, babasının ona karşı daha yumuşak ve rahat olmasından istifade edip, müsamaha göstermesi sayesinde cep telefonu ve tabletle oynanan oyunlarla tanışmıştı. Ama bu durum benim hiç hoşuma gitmiyordu. Ben bile gerekli olmadıkça görüşme, mesajlaşma, bilgi edinme amaçlı bunları kullanmıyorsam, Egemen hiç kullanmamalıydı. Ve burada benim otoritem devreye girdi. Evde belirli kuralların işlemesi için anne-babanın ortak hareket etmesi gerekir diyerek önce bu konuda eşimle anlaşmaya vardık, sonra Egemen' e basitçe zararlarını, şu an için yaşının küçük olduğunu anlatmaya çalıştım. Bir süre ısrar etti tabi, benden izin çıkmayınca yine babaya gitti ama istikrar ve kararlılık her zaman olduğu gibi burada da devreye girdi. Şu an, sadece hafta sonları belirli bir süreyle, bilgisayarda sevdiği şeyleri seyretmeye izin var.
Ve son olarak şunu bilmeliyiz ve unutmamalıyız ki, çocuklarımızın sağlıklarından ebeveynler olarak bizler, anneler-babalar ortak şekilde sorumluyuz. Sadece çocuklarımızın sağlığı için değil kendi sağlığımız için de elimizden geldiğince teknolojik aletlerden uzak durmalıyız...