Bebekler İçin Kreş mi? Bakıcı mı? yazımda bakıcı ve kreş konusuna değinmiş, kreş taraftarı olan annelerden olduğumu yazmıştım. Şimdi gelelim benim ve Egemen' in kreş macerasına.
Egemen birçok bebek gibi, aktif, hareketli, ilgi ve oyun isteyen, evde her daim peşimde olan bir bebekti. Zaten bebekliğinden beri güzel, güneşli havayı görür görmez pusetine attığım gibi dışarı çıkar, yürüyüş yapar, çocuk parkına uğrardık muhakkak. Desteksiz yürümeye başlamasıyla beraber çocuk parkında, oyun merkezlerinde daha çok zaman geçirir olduk. Buralardaki değişik yaş grubu çocukların arasında o da kendince koşturup, oynardı. Ben de itmesinler, düşürmesinler, çarpmasınlar diye Egemen' in peşinde koştururdum (birçok anne gibi). Elimden geldiğince ve hava koşulları uygun oldukça yaşıtlarıyla beraber olmasına gayret ediyordum ama yemek saati, uyku saati, ev işlerinin yetişmesi gibi standart şeylerin de düzenli işlemesini istiyordum. Parkta, oyun alanlarında geçirdiğimiz süre Egemen' e de yeterli gelmiyordu. Ne bitmek bilmez bir enerjiydi bu, eve gelince ''anne oyun, anne gol'' arkası kesilmezdi. Puzzle, yap boz, arabalar, top, akıllı küpler, resimli kitaplar, saklambaç, yakalamaca bitmezdi oyunlarımız. Ev işleri (böyle deyince çok basitmiş gibi gözüken yemek, çamaşır, temizlik, ütü, pazar market alışverişi) ve Egemen' in temel beslenme, temizlik, oyun, uyku ihtiyaçları arasında mekik dokuyordum. 2 yaşını geçmişti artık, oğlumun yaşıtlarıyla olması, onlarla beraber zaman geçirmesi gerektiğine karar verip kreş-yuva araştırmasına giriştim.
Her ne kadar eşim ilk başta daha yaşı küçük diye gönüllü olmasa da şu an ki aşamaları, gelişmeleri, donanımını gördükçe iyi ki gitmiş diyor. İlk olarak haftanın belirli günleri ve belirli saatleri oyun gruplarında yarı zamanlı güzel vakit geçirip, O'na bir şeyler katacak bir yer olmalı diye düşündüm. Bulunduğumuz muhitte, yakın çevrede, çevre mahallelerde birçok kreşe, yuvaya, okula girdim, gezdim, görüşme yaptım. Ya okul binası, oyun eğitim sınıfları, mutfağı, bahçesi,b inanın bulunduğu muhit hoşuma gitmedi ya idareciler soğuk-çok resmi geldi ya da eğitim kadrosundan tatmin olamadım. Bazısı kalabalık mevcutlarıyla çocuk kurumu gibi bir his oluşturdu, bazısında aldığım bilgilerden, gördüklerimden tatmin olmadım, bazıları alelade bir görüşme yaptı, hatta bir tanesinde çocuklara çizgi film izletildiğini görünce hemen çıktım oradan. Gittiğim tüm kreşlerde hep bir şeyler eksik gibi geldi bana. Annelik iç güdüsü denilen şey bu olsa gerek, tam anlamıyla işte burası diyebileceğim bir yer olmamıştı henüz. Sanırım 10-15 civarında görüşmem olmuştur. Artık daha ilerleyen zamanlarda tekrar bir bakarım dediğim anda oğlumun kreşini buldum tesadüfen.
Temsili Görsel
Arasam bulamazdım aramadığım bir anda karşıma çıkmıştı. Artık kreş aramalarına ara verdiğim bir dönemde, yine Egemen ile muhitimizden biraz uzak olan bir çocuk parkına gitmiştik. Öyle peşinde koştururken tesadüfen tabelasını gördüm kreşin ve hazır gelmişken bir de buraya bakayım dedim. Egemen ile beraber girdik kreşe. Muhit olarak sevdiğim, bina olarak müstakil kullanımlı, bahçesi-oyun alanları-donanımlı oyun aletleri-oyuncakları-eğitim gereçleri olan, güler yüzlü-samimi-idealist idarecilerin, bu dalda eğitim almış öğretmenlerin olduğu bir çocuk oyun eviydi burası. Sınıflarını, oyun alanlarını, bahçesini, banyolarını, mutfağını gezmiş, eğitim sistemleri, eğitmen ve öğretmenler, personel hakkında yeterince aydınlanmış, içimde aklımda bir soru işareti kalmadan ayrılmıştım ilk görüşmeden. Daha verimli olacağı ve adaptesinin daha kolay olacağı için yarı tam zamanlı başlamasına karar verdik kreş müdiresi Cemile Hanım ile beraber (ne yarım gün ne tam gün ortası oldu biraz). Çıktığımda işte tamam burası dediğim bir yer bulmuştum nihayet.
Akabinde Egemen' in yeni okuluna, arkadaşlarına, öğretmenlerine alışması için 1 hafta kadar beraber gidip geldik okula. Okul müdiremiz Cemile Hanım' ın söylediği bir söz hep kulağıma küpe olmuştur ''istikrarlı ve kararlı olmak lazım'' (Bu hayatımda, yaşantımda da her alanda küpedir kulağıma). Bir de çocuklardan çok anneler kopmak, ayrılmak istemezler evlatlarından. Anneler tam anlamıyla ayrılmaya hazır olmadıkları için de zor olur bu döneme alışma, adapte süresi. Evet gerçekten de ilk başlarda çocuklarımızın alışma döneminde istikrar ve kararlılık çok önemli. Ağlayabilir, itiraz edebilir, yemek yemeyi, uyumayı reddebilir, pasif, çekingen, içine kapanık, sessiz olabilirler ama bu bir alışma dönemi, bir süre sonra muhakkak gerekli uyumu göstereceklerdir.
Temsili Görsel
Bizde de süreç böyle işledi. 1 haftalık okula gidiş geliş döneminden sonra gitmedim. Aklım sürekli oğlumdaydı. Alışabilecek mi? Yemeğini yiyor mu? Uyku saatinde uyuyor mu? Ağlıyor mu? Güvende mi? Bakımı yapılıyor mu? Aklıma bir şey takıldıkça okulumuzu arıyordum, sürekli irtibat halindeydim. Egemen' in iyi olduğunu, yemeğini güzel yediğini, uyuduğunu, oyunlara katılımcı olduğunu duyup içim rahatlıyordu. Bir süre sonra başka birşey aklıma takılıyordu tekrar telefon açıyordum. Bu konuda da çok toleranslı ve anlayışlıydı okulumuz. Sanırım 15-20 gün böyle sürmüştür benim bu halim. Tabi bu arada okulda herşey normaldi ama sabahları servise binerken kıyamet kopuyordu. Ayrılmak, gitmek istemiyordu. Kalbim ''amannnn bugün gönderme'' dedikçe mantığım ''istikrarlı, kararlı ol'' diyordu. Ve ben mantığımı dinliyordum. Tercih ettiğim okul gerçekten içime sinen bir okul, idarecileri samimi güzel insanlar olmasa belki de kalbimin sesini dinlerdim.
Kreşe başlamasından sonra 2. ayımızda Egemen okuluna, öğretmenlerine, arkadaşlarına adapte olmuştu. Kreşe isteyerek, keyifle gidiyordu artık. Biz anne ve babası olarak okula gitmesinin, yaşıt arkadaşlarıyla olmasının, güzel şeyler öğrenmesinin önemini anlatmaya çalışıyorduk, sade bir dille anlayacağı şekilde. Benim de içim daha rahattı. Öyle aklıma her estikçe aramıyordum en azından okulu. Zaten idarecilerin ve öğretmenlerimizin güler yüzü, samimiyeti sayesinde yakın bir ilişki kurmuştuk, istediğim zaman arayabileceğimi, okula gidip görüşebileceğimi biliyordum.
Egemen 2 yaşını 2 ay geçe başladığı kreş yaşantısını, şu an 5 yaşını 2 ay geçmiş haliyle hala aynı yerde devam ettiriyor. Okulunda montessori eğitimine dayalı bir sistemle, İngilizce, drama, müzik, orf, modern dans, kukla, küçük ve büyük kas gelişimi faaliyetleri, eğitsel faaliyetler, fen-doğa-gözlem-deney, bahçe aktiviteleri, masa oyunları, kitap çalışması, görsel sanatlar, jimnastik yanı sıra ilk öğretim 1. sınıfa hazırlık eğitimi gibi çeşitli konularda güzel bir donanıma sahip oldu. Bir de gezi, tiyatro, gösteri, etkinlikler gibi çeşitli sosyal ortamlarda bulunması da çok faydalı tabi. Güzel, faydalı şeyler öğrenmesi ve bunları bizimle paylaşması, iyi bir alt yapıya sahip olduğuna olan inancım, okul konusunda benim doğru kararı verdiğimi gösteriyor sanırım.
Ve bu sene okulumuzda son senemiz, Egemen yeni dönemde ilköğretim 1.sınıf öğrencisi olacak. Okulumuza, idarecilerine, öğretmenlerimize o kadar alıştık ki ilk, orta, lise eğitim kurumları olsa da Egemen yine devam etse diye espri bile yapar oldum. Ama okulumuzla ayrılığımız kısa sürecek gibi çünkü benim iki numara Derin hanımın okul maceraları başlayacak bir süre sonra.
Tercihini kreşten yana kullanacak annelere tavsiyem, iç güdünüzü dinleyin, hisleriniz sizi doğru okula yönlendirecektir muhakkak.