Evlenmeden önce çalışan bir kadın vasfıyla her ne kadar hamarat, ev işlerinden anlayan bir yaşantım olmasa da (annem sağ olsun) kendimi bildim bileli düzenli, tertipli, planlı, programlı, dakik biriydim. Odam, eşyalarım hep düzenliydi. Arkadaşlarımla randevularıma hep zamanında giderdim. Yapacağım, yapmayı düşündüğüm şeyler hep programlanırdı kafamda.
Evlendikten sonra iş yaşantısından ev yaşamına transfer olmamla birlikte, kendimi meşgul etmesi amacıyla çeşit çeşit kek, börek, tatlı yapımına girişip tezgah üstlerini doldurduğumu bilirim. Yahu 2 kişisin, sen ve eşin, bu kadar karbonhidrata ne gerek var? Yesen kilo olarak dönüyor yemesen bozulup çöp oluyor. Yemek masalarında sulusu, susuzu, mezesi, salatası, osu busu eksik olmazdı. Ye Allah ye. Hayatımız yemek olmuştu mübarek. Ev bal dök yala kıvamındaydı her daim. Koltukları kaldır, camları sil, toz al, süpürge aç. Temizle dur, yere toz düşmeye görsün haydi tekrar başlıyoruz. Ev ev değil hijyenik bölgeydi sanki.
Bu ikram ve temizlik faslı, misafirimiz geleceği zaman rekor seviyeye çıkar, daha bir özene bözene yapılırdı. Çamaşır sepetinde kirli bile birikmeye fırsat bulamadan yıkanırdı hemen. Sonra çıkan her bir parça ayrı ayrı kolalanır, jilet gibi ütülenirdi. Çarşaf, örtü, nevresim, çorap, mendil ne varsa boyutu fak etmezdi. ''Ev hanımı değil misin? İşin ne, yap''. Bu misyon evlenince evlenme cüzdanıyla beraber kadına verilen bir belge gibi. Yapmadığın zaman eksiklik, eziklik, bütün gün ne yapıyorsun ki bakışı yaşamamak için çabala dur.
Hayatımıza Egemen' in katılmasıyla birlikte tüm mevcut görevlerime bebek bakımı, beslenmesi, ilgilenmesi de girmişti. Bir de düzen, tertip hastalığı. Her şey yerli yerinde durmalıydı. Alınan her ne ise işi bittiğinde yerine konmalıydı. Yataklar toplanmış, örtüsü kapatılmış, mutfak lavabosunun içinde tek bir fincan bile birikmeden makineye konulmuş, banyo, klozet, duşa kabin, lavabo çamaşır suyuyla aklanmış, havlular banyo dolabında, çoraplar ve iç çamaşırları ayrı çekmecelerde, Egemen' in tüm temizlik, bakım kremleri, ıslak mendili, bezi, alt açma örtüsü olması gereken yerde olmalıydı. Bebeğe her dokunuşumuzdan önce ellerimiz dezenfekte edilmeliydi.
Bebek bakımında, beslenmesinde, temizliğinde ne nasıl olması gerekiyorsa, doktorumuz neyi öngörüyorsa öyle davranılmalıydı. Bebek ziyaretine misafirlerimiz gelmeden önce Egemen emzirilmiş, ev temizlenmiş, ortalık toplanmış, ikramlıklar masaya konmuş, anne biraz kendine bakıp hazırlanmış olmalıydı. Buzdolabım, masam yemeksiz kalmamalıydı. Bunca ruhsal ve fiziksel değişimin yanında filörtöz bir partner kısmı aksatılmamalıydı. Her şey mükemmel, kusursuz, eksiksiz, dört dörtlük olmalıydı. Çünkü kadına bunların hepsini birden başarma görevi verilmişti.
Zaten ilk bebeğin hayatınıza katılmasıyla değişen yaşam şeklinize bir de mükemmellik görüntüsü vermeye çalışırsanız olan sizin ruh ve beden sağlığınıza olur. O zaman da yumuşak doku romatizması, tükenmişlik sendromu, kronik ağrı sendromu veya kronik yorgunluk sendromu olarak bilinen hassas, mükemmeliyetçi kişilerin hastalığı fibromiyaljiyle tanışırsınız. Sonra tekrar sağlığınıza kavuşmak için fizik tedaviye başlar, haftada bir hastaneyi ziyaret edersiniz.
Buraya kadar mükemmel bir anne, mükemmel bir ev hanımı, mükemmel bir eş sıfatları arasında koşturan bir kadının gündelik rutin yaşantısını okudunuz. Sanki mükemmelliyetçiliğimize madalya takacaklar, ödül verecekler, takdire şayan insan üstü varlıklarız biz.
Derin' in doğumundan sonra rahat, zahmetsiz, sıkıntısız bir bebeklik dönemi yaşamamın yanında artık kafa ve vücut olarak da bazı değişiklikler girdi hayatıma. Dağılan eşyaları, oyuncakların koltukta, kanepe altında, mutfakta, kapı bitiminde olmasını dert etmiyorum çünkü ne kadar toplarsanız toplayın, arkanızdan 2 çocuk topladığınız her şeyi ya da değişik şeyleri bir o kadar özenle dağıtıyor. Egemen okula gittiğinde Derin' in dağıtma mesaisi başlıyor, Egemen geldiğinde de kardeşine eşlik ediyor. O yüzden evim gün boyu dağınıktır benim, çocuklarım ne zaman yatarsa o zaman toplanır oyuncaklar, o zaman düzenli, tertipli olur evim. Gelen misafirler için koltuk üstleri bir toplanıp boşaltılır ama oyuncaklar yine her yerdedir, gelecek olan evimi değil bizi görmeye gelsin bir zahmet.
Çocuklu bir arkadaşıma gittiysem ve evi çok düzenliyse şaşırırım çünkü çocuklu bir evin derli toplu olması mümkün değildir. Demek ki toplanmış, ev tertipli gösterilmek istenmiştir. Gün aşırı dip, köşe, bucak, halı, kapı, yer temizliğine girmem çünkü çocuklarım tüm gün oynarlar, koştururlar, kırıntılar dökülür. Ya onlar yattığında temizlik sopasıyla ya da sabah Egemen okula gider gitmez el süpürgesiyle alırım dökülenleri. Cam, pencere, ayna her daim pırıl pırıl değildir çünkü çocuklarımın el izleri vardır her yerde. Amansız bir temizleme yarışı yapmam çocuklarımla çünkü ne kadar temizlersem temizleyeyim asla temiz kalamaz hiçbir yer. Çeşit çeşit tatlım, kekim, böreğim olsun diye mutfağa kapatmam kendimi çünkü hem kilo aldırır hem yenmeyince israf edilir o yüzden çocuklarım için sulu, sebzeli, bakliyatlı tencere yemeğim vardır masamda. Çamaşır sepeti dolunca yıkanır çamaşır, gerekli olanlar ütülenir, mutfak lavabomda bazen fincanlar, bardaklar birikir ama onu da dert etmem, mutfağa geliş gidişlerimde bir ara nasılsa dizilir makineye. Her şeyi ben yaparım, ben başarırım, ben hallederim, ben bilirim demem gerekirse eşimden yardım isterim, sağ olsun kırmaz işin bir ucundan da o tutar (Tabi eşimi bu aşamaya getirmem çok kolay olmadı, sonuçta bekarken anne hizmeti almış bir erkek, evlendiğinde aynı şeyi eşinden de bekliyor).
Yapamadıklarım kadar, yanlış, eksik yaptıklarım da var benim. Mükemmel olmak yerine iyi bir anne, iyi bir ev hanımı, iyi bir eş olmaya çalışıyorum artık. Çünkü mükemmellik demek, kendinden vazgeçmek, kendine ait bir yaşamın olduğunu unutmak demektir. Kendi hayatından vazgeçmek, gereksiz özveri ve fedakarlık göstermek, başkaları için yaşamak, onların ihtiyaçlarını gidermek, nların sevdiklerini seçmek ve hazırlamak, başkalarını düşünmek, mükemmel kadını kişiliksiz kılar. Bu karşı taraftan alkış ve takdir almaz. Karşılığında madalya takılmaz, ödül verilmez. Düzenli olarak bunlar yapıldığı için görevmiş gibi algılanır ve kıymeti bilinmez.
Bir de aslında mükemmel olmayıp da kendini mükemmelmiş gibi gösterenler var. Günümüz sosyal paylaşım sitelerinde boy boy evinin her odasının, her köşesinin, sofrasında yediğinin, içtiğinin, tatlısının, tuzlusunun, süslü püslü fotoğraflarını çekerek mükemmel ev hanımı, eşiyle yanak yanağa, vıcık vıcık mahremiyetini teşhir ederek mükemmel eş, çocuklarının her saniyesinin fotoğraflarını, iltifatlarla, böbürlenip, övünüp paylaşarak mükemmel anne olduğunu eşe dosta göstermelik, sürekli belgeleyen kadın, evet sen, mükemmel olduğunu mu düşünüyorsun? Paylaştığın fotoğraflarla da bunu herkese gösterip, kendini ispat etmeye mi çalışıyorsun? Belki kendince evet ama bu paylaşımların çok ta samimi gelmiyor bakanlara. Hatta bir süre sonra eğreti bile duruyor. ''Lütfen'' yayınlanmış bu mükemmellik pozlarıyla sadece kendini kandırabilirsin. Sen mükemmel değilsin ama herkesin seni mükemmel bilmesini istiyorsun. Bırak masandaki yemek sana kalsın, eşinle özelini evinde yaşa, çocukların sürekli göz önünde olmasın.
Sanırım yaş kemale ermeye başlayınca, kafa belli bir olgunluğa erişince, yaşadığın tecrübeler, deneyimler birikimin olunca rahat olmayı da öğreniyorsun, hayatından mükemmelliği çıkartıp rahatlığı seçiyorsun.
Mükemmel eş, mükemmel anne, mükemmel ev hanımı, mükemmel iş kadını olmaya çalışmayın. Aynı anda hepsini birden olmak istemeniz sadece sizin ruh sağlığınızı ve fiziksel mekanizmanızı bozar. Hiç kimseye bir şey kanıtlamak zorunda değilsiniz. Evinize gelecek misafir için hummalı bir temizlik, toplama işine girişmeyin, hele ki çocuğunuz ya da çocuklarınız varsa. Bırakın eviniz biraz dağınık kalsın, gelecek misafiriniz evinizi görmeye değil sizi görmeye gelsin. Masanızdan kuş sütünün eksik olmadığı tüm gün uğraşılmış, hazırlık yapılmış bir sofra yerine dengeli ve sağlıklı beslenmenize yetecek bir-iki çeşit yemeğiniz olsun. Her gün eşyaları kaldırıp dip köşe temizlik yapmak yerine bir kaç günde bir temizlik sopasıyla yapın işinizi. Eşiniz tüm gün çalışıp eve yorgun geliyorsa unutmayın siz de tüm gün evde yemek yapmak, temizlik yapmak, çamaşır bulaşığı yıkamak, ütü yapmak, banyo mutfak temizlemek, ortalığı toplamak, küçükse bebeğinize bakmak, büyükse çocuğunuzu okula gönderip karşılamak, alışveriş yapmak gibi işlerle uğraşıp yoruluyorsunuz. En azından masanın toplanması, makinenin boşaltılması, çocukların uykuya hazırlanması, banyolarının yaptırılması gibi basit işlerde eş desteği alın. Her şeyi ben bilirim, ben yaparım, ben hallederim, ben üstesinden gelirim diyerek kendinizi zorlamayın. Bırakın ufak tefek kusurlarınız olsun, yapamıyorum dediğiniz şeyler olsun.
Mükemmel olmaya çalışmayın. Sizin de bir varlığınız olduğunu hatırlayın, hatırlatın. Hayat müşterektir ve paylaştıkça güzeldir unutmayın.