Kafka / Milena'ya Mektuplar

Bu 3 aylık yaz tatilinde evde 2 çocukla, ev işleri, çocukların ihtiyaçları, dışarıdaki sosyal aktiviteler derken blogumda pek aktif olamadığım gibi kitap okuma konusunda da verimli değildim. Ama kötünün iyisi en azından ayda 1 kitap bitirmeye çabaladım. Geçen ay aldığım Kafka / Milena'ya Mektupları da okumayı yeni bitirdim ve hemen görüşlerimi yazmak istedim.
Panama Yayıncılık'tan 2013 basımlı kitap, mektup türünde ve 400 sayfa. Mektupların içeriğinden önce Kafka ve Milena hakkında açıklayıcı birkaç cümle yazmakta yarar var...
tanıtım bültenini fotoğrafın üstüne tıklayarak okuyabilirsiniz..
Prag'da doğan ve hukuk mezunu olan Franz Kafka ( Alman kökenli yazar - 1883 / 1924 ) gündüz sigorta şirketinde çalışırken gecelerini de edebiyat çalışmalarına ayırır. Uykusuzluk ve halsizlik gibi sağlık sorunları bu zamanlarda ortaya çıkar. 1917 yılında da verem hastalığının belirtileri baş gösterir. 29 yaşındayken tanışıp 5 yıl yazıştığı Felice Bauer ile iki kere nişanlanıp ayrılır. 36 yaşındayken de Julie Wohryzeck ile evliliğe giden kısa bir nişanlılık dönemi yaşar. Kafka 7 öykü kitabı, 3 tamamlanmamış roman, günlükler ve el yazısı metinler kaleme alır ama O hayattayken bunların hiçbiri basılmaz. Kafka, kaleme aldığı tüm eserlerinin ölümünden sonra yakılmasını vasiyet eder ama yakın arkadaşı Max Brod, Kafka öldükten sonra yaşamının ve eserlerinin tanınmasını sağlar.
Varlıklı bir ailede büyüyen Milena Jesenska ( Çek asıllı gazeteci, yazar ve çevirmen - 1896 / 1944 ) ise tıp fakültesi ve akabinde konservatuvar eğitimini bırakıp, anne eksikliği ve baba ilgisizliğinden dolayı savruk bir hayat yaşar. Edebiyata ilgisinden dolayı, yazarların takıldığı çevrelerde popüler olan banka memuru Ernst Pollak ile tanışır, hamile kalır, bebeğini aldırır. Bu hayatı nedeniyle Prag sosyetesinin diline düşen babası tarafından sanatoryuma kapatılır. Sanatoryumdan çıkınca Pollak ile evlenip Viyana'ya yerleşen Milena, zayıf Almancası, kocasının onu sürekli aldatması, babasının maddi desteğini kesmesi nedeniyle zor zamanlar geçirir. Hamallık yapar, Çekçe ders verir, gazetelerde makaleler yazar, yazarların eserlerinin tercümesini yapar.
Edebiyata ve entelektüel çevreye olan ilgisi, Milena'yı Kafka'nın da içinde olduğu, dönemin ünlü yazarlarının toplandığı Prag'daki Arco Cafe'ye yönlendirir. Kafka o zamanlar 36, Milena ise 23 yaşındadır. Milena evlenip Viyana'ya yerleştikten sonra Kafka'ya mektup yazarak eserlerini Çekçe'ye çevirmek istediğini belirtir. Kafka'nın buna olumlu yanıt vermesiyle başlayan yazışmaları zamanla mektup aşkına döner. Kafka, Milena'ya duyduğu hisler nedeniyle evliliğe giden ilişkisini bitirir. Milena ise mektup yazışmalarını evliliğine rağmen sürdürür. Bu mektuplaşma 1920 / 1923 yılları arasında devam eder ve bu süre boyunca birbirlerini sadece 2 kere görürler. Mektuplaşmalarının sona ermesinden sonra Milena, Kafka'yı hastalığından dolayı kaldığı sanatoryumda bir kez daha ziyaret eder.
Milena Kafka'ya yazdığı mektupların yok edilmesini istediğinden, kitapta sadece Milena'ya yazılmış 135 mektup ve kart ile ( bunlar tarih belirtilerek yazılanlar ), Milena'nın Kafka'nın yakın arkadaşı Max Brod'a Kafka ile ilgili yazdığı 8 mektup yer alıyor. Mektuplaşmanın ilk dönemlerinde Kafka için Milena'ya mektup yazmak ve ondan cevap almak hayatının en önemli olayıdır, öyle ki bazı günler birden fazla mektup gönderdiği de olur. ( O yüzden yukarıda belirtiğim 135 rakamı yazılan mektup sayısını göstermemektedir ).

Kafka mektuplarında sıklıkla korkularından, hastalığından, Milena'nın yazdığı mektuplar hakkındaki düşüncelerinden ve de günlük yaşamdan, yaptığı işlerden, rüyalarından, dönemin olaylarından / yazarlarından / eserlerinden, Milena'nın evliliğinden / parasal sorunlarından / çevirilerinden ve kendi ilişkilerinden bahsetmekte. Kafka'ya Milena tarafından gönderilen mektuplar ilk başlarda hastalığı için güç ve eserleri için ilham verirken son dönemlerde gelen mektuplar ise ızdırap vericidir ve hastalığını da olumsuz etkiler.

Milena kendisine gelen mektupları yıllarca saklar. 2. Dünya Savaşı başlarında mektupların bazı yerlerini karalayarak Kafka'nın arkadaşı Willy Haas'a emanet eder. Milena ölünce ve de savaş başlayınca Haas onları akrabalarına bırakır, savaş sonrası geri alır ve 1952 yılında da kitap olarak yayınlar.
Yine uzun bir yazı oldu farkındayım ama kitaptan birkaç alıntı yapmadan nokta koymak istemedim...
* ...bana göre sen bir kadın değilsin, sen küçük bir kızsın.....ve senin gibi küçük bir kızın elini kirli, titreyen, pençe gibi, berbat, güvenilmez ve soğuk elimle hiç tutamam.
* Biliyorsun Milena, ona ( eşi ) doğru atacağın bir adım seni bulunduğun seviyeden bir adım aşağı çekecektir ama bana doğru gelirsen uçuruma atlıyor olacaksın.
* Yorgunum, hiçbir şey düşünemiyorum, başımı kucağına koyup, elini başımda hissetmek ve sonsuza kadar böyle kalmak istiyorum.
* Eğer senden mektup alırsam haklıyım ve her şeyim var, eğer almıyorsam ne hakkım var ne hiçbir şeyim, hayatım bile yok demektir.
* Artık birbirimize yazmayı bırakmalı ve geleceği geleceğe bırakmalıyız.
* Benim yanımda insanca yaşamak mümkün değil, bunu görüyorsun ama hala inanmak istemiyorsun.

Her ne kadar Kafka'nın düşüncelerini yazıya dökme şekli, kurduğu uzun cümleler, kullandığı ifadeler, olayları anlatış tarzı, duygu geçişleri okumayı zorlaştırıp anlamayı ağırlaştırsa da mektuplardan etkilenmemek elde değil. Biri ölümcül hastalığa yakalanıp korkularının esiri olmuş, kendine güvensiz Kafka diğeri hem Kafka'ya duyduğu sevgi hem de vazgeçemediği evliliği arasında kalmış Milena arasındaki bu mektup aşkı beni etkiledi peki ya sizi???

FACEBOOK , INSTAGRAM , TWİTTER hesaplarımı beğenip, takibe almayı unutmayın olur mu?