Valla yazıya nereden, nasıl başlayacağım bilmiyorum ama biz bir ÖPÜCÜK HASTALIĞI atlattık, geçti, gitti şükür. Legoland Discovery Centre İstanbul yazımı okuyanlar belki hatırlar: Alışveriş merkezinin soğukluğundan şikayet etmiştim. ( Hatırlamayanlar ya da okumayanlar buradan okuyabilir ). Legoland, AVM'nin içinde ve sıcaktı. Legoland gezisinden sonra da akvaryumu gezmiştik. Akvaryum girişi de AVM'nin dışındaydı. Montlarımız otoparkta araba içinde olduğundan içeri dışarı, sıcak soğuk derken ertesi gün yani 28 Ocak pazar günü benim 1 numaram Egemen'de halsizlik, iştahsızlık, karın ağrısı, istifra ve hafif ateş gibi belirtiler ortaya çıktı. Aklıma hemen AVM'de üşütmüş ya da yediği bir şey dokunmuş olabilir ihtimali geldi.
Aslında çocuklarımın ikisi de öyle sık hastalanan ya da hastalansa bile ağır hastalık yaşayan çocuklar değildir maşallah. Ben de hafif bir burun akmasında, hafif bir ateşte çocukları hemen hastaneye taşıyan ebeveynlerden değilimdir. Önce evde doğal yöntemlerle ateşi düşürmeye; çorba&ballı ıhlamur ve sebze&meyve ağırlıklı gıdalarla beslenmelerini takviye etmeye çalışırım. Fakat aradan geçen 4 gün boyunca Egemen'in durumunda bir düzelme olmayınca, akşam eşime Egemen'i evimizin hemen yakınındaki Z.K. Çocuk Acile götürmesini, doktorun muayenesi sonucu bir ilaç kullanmamızı söyledim.
Gidiş o gidiş Egemen'i acil serviste müşahede odasına almışlar. Kan, idrar örneği alıp tahlile yollamışlar. Serum bağlamışlar. Serumlardan biri bitince hemen yenisini takmışlar. Geceyi orada geçirip sabah olunca da, iç organlara yönelik röntgen ve ultrason çekimi istemiş acil doktoru. Sabah uyanır uyanmaz ilk işim Derin'le hemen acile gitmek oldu. Hastanelerle pek işimiz olmadığından inanın oğlumu acil serviste, kolunda serum, göğsünde elektrotlar, ağzında oksijen maskesi görünce şok oldum. O manzarayı ve yaşadığım üzüntüyü anlatmam mümkün değil. Eşim geceyi uykusuz geçirdiğinden ve de acil müşahade odasına küçük çocuk almadıklarından eşimi ve Derin'i eve gönderdim ben.
Bir süre sonra gelen doktor, çocuk polikliniği servisine yatışımız olduğunu söyledi. Acil servis personelinin yardımıyla geldiğimiz odada tam 6 gece 7 gün kaldık. İlk 4 gün sürekli seruma bağlıydı oğlum. Ağızdan beslenme olmaksızın sadece serum... Günü birlik kan alınıp tahlillere gönderiliyordu. Her sabah çocuk poliklinik doktoru F.M.Y , çocuk enfeksiyon hastalıkları doktoru H.A. ve asistan doktorlar grup halinde kontrole geliyordu. Bunların haricinde çocuk hematoloji ve çocuk gastroenteroloji doktorlarının da muayenesi oldu. Saat başı hemşireler ateş ve tansiyon ölçümü yapıyordu. Gündüz ateşi normal seviyelerde giderken gece birden 38,5'lara çıkıyordu. 4.günün sonunda her iki el bileği üstünden damar yolu açtıklarından ve kullanılamayacak durumda olduğundan sonunda ayak bileğinden damar yolu açıp serum vermeye başladılar. Bu 4 gün boyunca bize yalnızca '' karaciğer fonksiyon testlerinde yükseklik '' var diye açıklama yapılıyordu. Ve ilaç olarak sadece sabah akşam U........ isimli bir kapsül veriliyordu, karaciğer fonksiyonlarındaki bozukluk için. 5.günün sabahında doktorumuz nihayet kesin tanı konulmuş bir şekilde bize açıklama yaptı. Egemen Öpücük Hastalığı'na yakalanmıştı. 5. günün sonunda damar yolu açık kalmak suretiyle serum bağlantısını kestiler. Ağızdan beslenmeyi normal hale getirmesi ve bol sıvı alması gerekiyordu oğlumun. 7.günün sabahında, sabah vizitesine çıkan doktorumuz durumunda düzelme olduğunu, ateş ve kusma şikayetlerinin de ortadan kalkması ve de KCFT'de ( karaciğer fonksiyon testi) gerileme eğilimi olması sonucu taburcu olabileceğimizi, hastalığın dinlenerek, düzenli beslenerek ve bol sıvı alarak kendiliğinden geçeceğini söyledi. Yaklaşık 10 günlük te bir istirahat verdi.Buraya kadar bu hastalıkla tanışmamızı ve teşhis, tedavi süreçlerini kısaca anlatmaya çalıştım. Şimdi de Öpücük Hastalığı ile ilgili merak edilenlerden bahsedeyim biraz..
Öpücük hastalığı nedir?
'' Öpücük hastalığı '' olarak bilinen Enfeksiyöz Mononükleoz ( İM / İngilizcede kısaca '' mono '' denir ) ; sıklıkla Eptein-Barr virüsü (EBV) ve nadir olarak Sitomegalovirüs (CMV) nedeniyle oluşan viral bir hastalıktır.
Öpücük hastalığı kimlerde görülür?
Öpücük hastalığı hemen her yaşta görülse de en çok çocuk ve gençlerde ortaya çıkar. Hastalığın ağırlığı ve belirtilerin şiddeti hastanın yaşına bağlıdır. Hasta ne kadar küçük ise, hastalığın belirti vermeden sessiz geçirilme ihtimali o kadar fazladır, yaş ilerledikçe daha ağır belirtiler görülmeye başlar. Virüsün vücuda girmesinden sonra çocuklarda 10-14 gün, erişkinlerde 30-50 gün içinde hastalık oluşmaktadır.
Öpücük hastalığı nasıl bulaşır?
En çok öpüşme gibi yakın temas, tükürük ve boğaz salgıları aracılığıyla enfeksiyonlu eşyalarla bulaştığı gibi kan ve kan ürünlerinin verilmesi ile de başkalarına bulaşabilir. Ailelerin çocuklarını özellikle dudaklarından öpmekten kaçınmaları çok önemli.
Öpücük hastalığının belirtileri nelerdir?
İlk belirtiler sıradan bir üst solunum yolu enfeksiyonu gibidir. Başlangıçta 3-5 gün süren;
*Vücutta yaygın halsizlik ve yorgunluk hissi
*Ateş, üşüme, titreme, terleme
*Boğaz ağrısı
*Baş ağrısı
*Karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal
*İştahsızlık ve
*Bademciklerde büyüme ve bazen bademcikler üzerinde beyaz iltihap alanları
*Özellikle boyun lenf bezeleri olmak üzere; koltuk altı ve kasık bölgesi dahil tüm vücut lenf bezelerinde büyüme
*Çocukların yaklaşık yüzde 50'sinde dalakta büyüme ve karnın dalak bölgesinde dolgunluk hissi
*Yüzde 20'sinde karaciğerde büyüme
*Cilt döküntüsü
gibi belirtilerden bir ya da birkaçı oluşabilir.
Öpücük hastalığı nasıl teşhis edilir?
Enfeksiyöz mononükleoz ( Öpücük Hastalığı ) düşünülen bir hastada ilk yapılması gereken laboratuvar incelemeleri, kanda akyuvarların sayısı ve tiplerinin belirlenmesidir. Kesin tanı için kanda virüse karşı oluşmuş olan antikorların ölçülmesi gerekir. Enfeksiyöz mononükleoz tanısında Paul- Bunnel testi, Monotest ve karaciğer fonksiyon testleri de yapılabilir.
Öpücük hastalığının komplikasyonları nelerdir?
Karaciğer tutulumu olursa sarılığa dönüşebilir. Dalak büyümesi veya yırtılmasına yol açabilir. Merkezi sinir sistemini etkileyip menenjit, akciğerleri etkileyip zatürre, kalbi çevreleyen zarı etkileyip bu zarın iltihaplanmasına (perikardit) neden olabilir. Bir kansızlık hastalığı olan Otoimmün Hemolitik anemi gibi hastalıklar oluşabilir. Bademciklerin ve yutaktaki lenf dokularının aşırı şişliğine bağlı üst solunum yolu tıkanıklığı gelişebilir.
Öpücük hastalığının tedavisi nasıl yapılır?
Öpücük hastalığının özgün bir tedavisi, özel bir ilacı yoktur ve viral bir hastalık olduğu için bakteriyel enfeksiyonlarda kullanılan antibiyotik tedavisi fayda sağlamaz. Hastalığın ve hastaların çoğu 2-3 haftada kendiliğinden iyileşirler. Şikayetlerin yoğun olduğu dönemlerde yatak istirahatı gerekir. Hastalara ateş ve boğaz ağrısı için ilaçlar, ateş düşürücü, ağrı kesiciler verilebilir. Hastalık geçirilince bağışıklık oluşur.
NOT:Tüm görseller temsilidir. KAYNAK: Acıbadem Hayat / Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta / ENT Tıp Merkezi
İşte durumlar böyle..Soğuk algınlığı diye gittiğimiz hastaneden nur topu gibi bir Öpücük Hastalığı yaşadık geldik anlayacağınız. Hastaneye gitmeden önce evde hastalık belirtileriyle geçen 4-5 gün, hastanede kaldığımız 6 gece, evde dinlenme ve bakımla geçen şu aralar..derken koptum gittim ben de. Allah'a şükürler olsun bu da geldi, geçti, atlatıldı ya, daha ne isteyeyim. Allah'ım yeter ki şifasız hastalık vermesin ne bizlere ne evlatlarımıza...
Madem böyle bir hastalık geldi başa, belki 1-2 kişi bile olsa birilerine yararım olur diye paylaşmak istedim ben de. Çocuklarınızı dudaktan öpmeyin, herkesle öpüştürmeyin, el hijyenine özen göstermelerini ve başkalarının kişisel eşyalarını kullanmamalarını öğütleyin, hapşırırken ağızlarını elleriyle değil kol içine doğru olacak şekilde kapatmalarını öğretin ve yukarıda ki belirtilerden bir ya da birkaçını fark ederseniz, zaman kaybetmeden doktora gidin...