Trabzon Uzungöl

 ''Trabzon Sümela Manastırı''paylaşımımda Sümela Manastırı ve Uzungöl'ü aynı gün içinde ziyaret etme planımızdan bahsetmiştim.Sümela Manastırı ve Uzungöl ikisi de ben de hayranlık uyandıran,hep merak ettiğim ve görmek istediğim yerlerdi.Sadece fotoğraflarda gördüğüm bu güzellikleri yakından görebildiğim için çok şanslı hissediyorum kendimi.Sümela Manastırı 4.yüzyılda dağ yamacına insan eliyle yapılmış muazzam bir yerdi,Uzungöl'e giderken de aynı muazzamlıkta bir güzellik beklentisi içindeydim.Sümela Manastırı'nda yaklaşık 2,5 saat kaldıktan sonra öğle üzeri saat 14:00 gibi Maçka'dan Uzungöl'e yolculuğumuz başladı. 
Uzungöl yolculuğumuzun yol rotasını paylaşayım önce..

Sümela Manastırı'ndan çıkınca Yomra,Rize yol ayrımından girip Sürmene,Rize,Artvin istikametine doğru gittik..
26.500 nüfuslu Sürmene ilçesi ve şehir merkezini geçtik..(Tüm fotoğraflardaki nüfus bilgileri 2015 senesine aittir).
Sürmene'den çıkarken kısa süreli bir yağmura yakalandık.Malum Karadeniz havası kah güneş açıyor kah yağmur yağıyor.Bu yağmur da kısa süreli oldu.Yol tabelasında Uzungöl yol ayrımı göründü..
Dernekpazarı,Çaykara ve Uzungöl ayrımından giriş yapınca yine Karadeniz'in muhteşem yeşil doğası ve yol kenarındaki çay olduğunu düşündüğüm bahçeler eşlik etti bize yol boyu..

3.900 nüfuslu Dernekpazarı'na geldiğimizde Uzungöl'e de 25 kilometre yolumuz kaldığını gördük.Yukarılara doğru çıktıkça hava da değişmeye başlamış,yüksek tepeler sisle kaplanmıştı..
14.400 nüfuslu Çaykara ilçesinden yola devam..
Çaykara ilçesine bağlı Uzungöl sınırları içindeyiz artık.Tepelerin üstüne sis iyice çökmüş,hava da Karadeniz havası olunca yağmur bastırmaz inşallah diye geçiriyoruz içimizden..

Rize karayolundan Dernekpazarı,Çaykara ayrımına girdiğimizden beri harika bir Karadeniz manzarası eşliğinde geldik buraya kadar.Manastırdan çıktıktan yaklaşık 2-2,5 saat sonra 131 kilometre yol gelip Uzungöl Tabiat Parkı'na ulaştık sonunda.(Sümela Manastırı-Uzungöl arası kat ettiğimiz yol arabanın kilometresine göre 131 kilometre).
Ben hemen Uzungöl'le karşılaşacağımızı düşünürken oteller,moteller,pansiyonlar,apart konaklamalar çıktı karşımıza.Çoğunda Arapça tabela olması dikkatimi çekti ilk olarak.Uzungöl 'e giden cadde ticarethane olmuş,yol boyu konaklama yerleri sıra sıra dizilmiş..
Hep fotoğraflardan bildiğimiz Uzungöl'ün simgelerinden biri olan Uzungöl camisinin minarelerini uzaklardan görünce yaklaştığımızı anlamış olduk..
Ve Uzungöl..Trabzon'a 99 km,Çaykara'ya ise 19 km uzaklıkta,vadinin ortasında,yamaçlardan düşen kayaların Haldizen deresinin önünü kapatmasıyla oluşmuş doğal bir set gölü olan Uzungöl,Doğal Sit Alanı,Özel Koruma Çevresi ve Tabiat Parkı gibi koruma statülerine sahip.Uzungöl,1989 yılında tabiat parkı,2004 yılında da özel çevre ilan edilmiş.Türkiye'nin yağmur ormanlarının bulunduğu,Soğanlı ve Kaçkar Sıradağları'nın birleşim yerinde bulunan Uzungöl,deniz seviyesinden yaklaşık 1.100 metre yukarıda bulunuyor.Bol yağış alan ve nispi ılıman iklime sahip olması sayesinde yılın her mevsiminde yeşildir ve aynı zamanda yerkürenin ılıman bölgede bulunan en yaşlı ormanlarına ev sahipliği yapmaktadır.
Uzungöl girişi yön tabelalarını takip ederseniz sizi cami,oteller,seyir yolu,otopark,turizm danışma gibi yerlere yönlendirecektir.Tabelalarda Türkçe harici İngilizce ve Arapça yazılar dikkatimi çekti yine.Burada Karastel Tepesi ve Şekersu yol tabelası konulmuş ama ben göl boyu ilerledikçe bir daha bu tabelalardan görmedim.Buralara dair edindiğim tek bilgi Karastel Tepesi'nde yamaç paraşütü yapıldığı ve Şekersu'nun yayla olduğu.
Uzungöl'e girişimizden ilk kareler.Bir de seyyar satıcılar tabi..

Açıkçası bu kadar turistik bir yer beklemiyordum.Yapılaşma çok fazla,oteller,kafeler,restoranlar,yöresel ürün satan mağazalar,hediyelikçiler,caddede vızır vızır işleyen arabalar,yürüyen insan kalabalığı.Sanırım ilk izlenim hayal kırıklığı yarattı bende. 
Cadde boyu sağlı sollu gördüğümüz bu yapıları geçince önümüzde 2'ye ayrılan ve bazı arabaların da saptığı sağa doğru giden yolu takip etmeye başladık.Aşağıdaki fotoğraflarda kırmızı renkle gösterdim.Sol taraf göl kenarındaki yürüyüş yollarına sağ taraf ise tepeye çıkıyor.Tabi biz sağ tarafın tepeye çıktığını bilmeden girdik o yola.Hayır burada bir yol var ama tabelası yok.Burası nereye gidiyor bilmeden giriyoruz işte.Bu bir eksiklik acaba kimse fark edememiş mi?
Yapılaşma bu yol üstünde de var gördüğüm kadarıyla ama daha az.
Şanlı Türk bayrağımızı tepelerde görmek büyük gurur,bize de mola verip bu gururu fotoğrafla ölümsüzleştirmek düştü..
Nereye gittiğimizi bilmeden girdiğimiz bu toprak,dar,virajlı yolda tepeye doğru çıktıkça hava da,bitki örtüsü de değişmeye başlamıştı iyice.


Tepeye doğru çıkarken bulduğumuz bu boşlukta kuş bakışı Uzungöl manzarasını fark edip arabadan indik,biraz seyir keyfi yaptık,biraz da fotoğraf çektik.Sanırım Uzungöl'ü bir bütün olarak en güzel görebileceğiniz yerlerden biridir burası.

Uzungöl'e ait uydu görüntüsü bu şekilde..



Bu fotoğraflar da Uzungöl'e dair görsel bilgi amaçlı..Karadeniz'in yeşili arasında gizli kalmış bir mavi,dağların,tepelerin arasında kalan vadideki göl bu açıdan bakıldığında muhteşem görünüyor.

Daha fazla tepeye çıkmadan geldiğimiz orman yolunu takip edip geri döndük.Ama bu dar yolda arabayı döndürmek te kolay olmadı.Bu sefer yürüyüş yoluna döndük.Burada belli bir yere kadar araç yolu da var.Arabayı park edecek yer ararken göl kenarından geçtik.Geçtiğimiz yol üstünde yine hediyelik mağazaları ve göl kenarında fayton turu yaptıran bu atlı arabayı gördük.Belli bir mesafeden sonra sadece yaya ve araç yolu var,herhangi bir yapı yok bu tarafta.

Uzungöl'ün de içinde bulunduğu tabiat parkı 1.625 hektar büyüklüğündeymiş.(1 hektar 10.000 metrekareye eşitse düşünün artık park sınırlarının genişliğini).Gölün su seviyesi mevsime göre gelen su miktarı ile orantılı olarak biraz farklılıklar gösteriyormuş.Gölün boyu 1.000 metre,eni 500 metre,derinliği ise 15 metre civarında imiş.(Değerler ortalama olarak verilmiş).

Göl kenarında çeşitli yerlerde bulunan ahşap seyir terasları güzel ve keyifli bir izleme sunuyor.Uzungöl'de deniz bisikleti ile gezenlerin sayısı da bir hayli fazla.Bu kadar büyük bir gölün çevresini gezecek ayak,bacak gücünüz varsa çok zevkli olacaktır eminim.Biz 2 çocukla o deneyimi yaşamadığımız için fiyatları hakkında bilgim yok ne yazık ki.


Uzungöl'e 2 koldan su taşıyan Haldizen Deresi.Kollardan bir tanesi giriş yaptığımız Uzungöl Cami tarafındaydı.Diğeri de gölün sonundaki bu kol.
Gölün bu kısmında genişçe bir park alanı var.Bu alanda kameriye şeklinde oturma alanları,hediyelik eşya satan birkaç dükkan,konaklama yerleri var gördüğüm kadarıyla.Uzungöl'de akşam saat 17:30 civarı hava yavaş yavaş değişmeye,kararmaya,sis kendini daha çok belli etmeye,yavaştan da çise atmaya başlayınca parkın olduğu kısımda fazla zaman geçirmeden dönüşe geçtik.
Dönüşte fayton gezisi yapanları,akülü (elektrikli de olabilir bilemedim şimdi)bisikletle turlayanları seyrederek;hediyelik eşya mağazalarına bakarak,çocuklar için ayrılmış eğlence alanını es geçerek,şifa olduğu söylenen katkısız ve doğal karadut suyunun tadına bakarak(Bu arada evimden karadut pekmezini eksik etmem,pekmezimi Ordu-Perşembe yani memleketimden tedarik ederim,Egemen ve Derin'e her sabah kahvaltıda muhakkak 1 parça ekmekle yediririm,tabi biz de yeriz),restoranların lokantaların olduğu yerden cami tarafındaki otoparka geldik. 
Uzungöl'de göl gezimizin sonuna geldik ama hemen çıkmadık buradan.Akşam yemeğimizin ardından Uzungöl'e veda ettik.Yemek yazımı da bir sonraki paylaşımımda okuyabilirsiniz.

Uzungöl'e ulaşımı yazımın en başında fotoğraflarla uzunca anlatmıştım.Zaten buranın belli bir adresi de yok.Buraya gelmeyi hep hayal etmiştim.İnternette Uzungöl'le ilgili fotoğraflara bakar,hakkında yazılanları okurdum hep,sonunda hayalim gerçekleşti.Ne yalan söyleyeyim bu eşsiz güzelliğe insan eli değmesiyle doğallığını kaybetmiş gibi geldi bana.Yerli yabancı (yabancılarda yoğun bir Arap ziyaretçi akını var,bölgedeki hemen hemen her yerde Arapça tabelalar görmek mümkün)bir çok turistin uğrak yeri olmasından dolayı göl kenarında,çevresinde yapılaşma da artmış yıllar içinde.Oteller,moteller,pansiyonlar,restoranlar,lokantalar,hediyelik eşya mağazaları,seyyar satıcılar vs... bunları gördüğümde sayfiye yerine geldiğimi sanmıştım göle ilk giriş yaparken.Burada otel işletmeciliği o kadar ileri bir boyuta geçmiş ki yerel halk bile evlerini açmış turistlere,ticarethane olarak.Tabi çoğu kaçak ve izinsiz.Zaten okuduğum kadarıyla bu tarz yerler hakkında yasal işlemler başlatılmış.Bunların haricinde göl kenarı yürüyüş yapmak için ideal bir uzunluğa sahip.Ama yanında yürürken gölün güzelliğini tam anlayamıyor insan bunun için bizim hasbel kader çıktığımız tepe gibi yüksekçe bir tepeye çıkıp biraz kuş bakışı seyretmek lazım gölü.Karadeniz'in eşsiz doğasına,manzarasına,havasının temizliğine asla lafım yok.Hazır havası demişken Karadeniz'de aynı gün içinde hem yaz hem sonbahar yaşamak mümkün bu mevsimde.Gündüz sıcak ve güneşli hava akşama doğru sise,çiseye,hafifte serinliğe bırakabiliyor yerini.O yüzden özellikle bebekli,çocuklu aileyseniz yanınızda onlar için uzun kollu birer yedek kıyafet bulundurun yanınızda.Ben bu konuda her zaman hazırlıklı olanlardanım mesela.Her ne kadar yapılaşmanın esiri olsa da bu eşsiz güzelliği herkesin ömründe bir kere görmesi lazım bence.